Friday, February 26, 2010

Neden geometri bilmeyen girebilir?

“Matematik Allah gibidir, sorgulanamaz”

Cümle Aruz hocanın bir arkadaşına ait, Burak'ın da ilk yazısında bahsettiği, matematikteki a priori bilgilere dair bu lafı ben etsem pek mutlu olurdum, bazı cümleleri ilk kez kurma fırsatını kaçırdım diye üzüldüğüm pek sık olmuyor.

A priori bilgiyi herhalde deneyimden yoksun bilgi olarak tanımlayabilirim, karşısında “a posteriori” durur. Şimdi aklıma gelen en basit örnek: “iki noktadan bir doğru geçer” – bu, öklid geometrisinin a priori bilgisidir işte. Latinceden ingilizceye çevirisi şu şekilde: “Let it be granted that a straight line may be drawn from any one point to any other point.”[1]  Yani “take it for granted” işin özü. Sorgulamayacaksın. İnsanlık olarak başka “take it for granted” aldığımız ne var? Din. Evet.



Neyse, tümden gelmek geometrinin doğasında var, sanki bir adam tepemizde “Aynı şeye eşit olan şeyler birbirine de eşittir! Hadi bakayım şimdi tüm sorunlarınızı bu ön kabulle çözün!” diyor. Eyvallah diyoruz biz de, ya ne yapacaktık? Adam koskoca öklid?

Bak şimdi, böyle düşünürken Comte’un bir süre sonra pozitivizmi din ilan etmesini daha az yadırgar oldum. Neyse Descartes da az değil, bu geometri kafası günlük hayatta da geçerlidir diye yola çıkıyor aslında temelde. Onun a priorisi ise bildiğimiz gibi “Düşünüyorum, öyleyse varım.” 

Bir de tabi; ha, düşünüyorum → varım ha, χ → y.

Başlıktaki sorunun cevabına devam edeceğim.

[1] Euclid, “The elements of Euclid”, 1838.